Kan Lekesi Yahut Barışta Elverişsiz
Mevcut edebiyat atmosferi şiirde yeniliğe muhtaçtır. Şiirde yenilik de yeni seslerle mümkün olacak gibi görünüyor. Şiir üzerine konuşulanlar şiirin taş çatlasa 90 kuşağına kadar bir hareketlilik yaşadığını ve sonrasındaki kuşakların tembellik başat sebep olmak üzere şiir kavmini terk ettiği yönünde. Bu görüntünün ortaya çıkmasında da sayılan iddiaların başında şiire dair bir yenilik getirilemediği ve eskinin tekrarı niteliğinde olduğu öne sürülmektedir.
Umutsuzluğun hâkim olduğu bir ortamda yeni doğan her bir çocuk değişim için bir fırsattır, bir duadır, bir dilektir. Kulak verilmesi gerekir. Anlamak gerekir. Burak Ş. Çelik genç bir şair. Çalışkan. Ve “Barışta Elverişsiz” de yeni doğan bir çocuk. Bunun dayanak noktası birden fazla: Kitabın ve şiirlerin başlıklarından tutun da şiirlerin biçim ve söz dağarcığına kadar kitabın bütünü klişeden olabildiği kadar uzak durmaya çalışmış ve “yeni” bir şey ortaya koymaya çalışmış bir eser. Kitabın şairi genç ama dolu, yolun başında ama bilgili, yeni ama ayakları yere basan biri.
“Barışta Elverişsiz” ilk birkaç şiirine bakıp bir kenara fırlatacağınız bir kitap değil. Klişenin eteklerine yapışmış klasik lirik veya aşk meşk kitabı da değil. Artık sonu gelmiş bir dünyanın içinde bas bas bağıran bunu yaparken de bir çiçeğe siz diye hitap eden şairlerden el almış ve bunu da gayet kibar şekilde gerçekleştiren bir ses. Şiirde yenilik olacaksa savaş ve aşk bir arada olmalıdır. İkisini birden heybesinde taşımalıdır şair. Çelik’in heybesinde ise savaş bir tık ağır basmaktadır. Bu savaş veya mücadele başta var olma mücadelesidir: “Anadolunun kuzey noktasında şark hizmetinde/Yaşamaktan canı çıkmış bir öğretmen ben” Sonra mevcut sisteme karşı: “Şairliğim uzak okuttuğum derslere” Kitap boyunca mevcut durumdan bunalan bir şair beni görüyoruz. Zaman cinnet zamanıdır ve şair zamane dünyasında yaşam mücadelesi vermektedir: “Ey benim öpmek kokan dizlerim ve/Benim ey cinnet kokan işlerim” Bu mücadele aynı zamanda bir kaçıştır: “Kaçışım herhangi bir ideolojiye bağlanabilirdi/Konalgalarım her seferinde değişmesiydi belki”
Genç şairlerin bazı ustalardan etkilendiği malumumuz. Burak Ş. Çelik’in bazı şiirlerinde de bu etkilenmeyi hissedebiliyoruz. Bana bunu düşündüren ritim, epik hava, biçim, kelime ve dize seçimleri vs. Fakat bu etkileniş körü körüne bir taklit değil elbette. O ustaları aşmaya çalışan bir şair görüyorum. Bu bakımdan bu etkilenişi Çelik’in hanesine artı olarak yazabiliriz. Ayrıca şairin şiirlerinin bütününü, birçok tercüme çalışmasını ve yabancı dil bilgisini de işe dâhil ettiğimizde Avrupa şiirini de yakından takip ettiğini anlayabiliyoruz. Bu özellik de şiirini geliştirmesi yolunda önemli bir değişken.
Burak Ş. Çelik başarılı bir ilk kitap yazmış. Bu kitap üzerine daha çok konuşulmalı daha çok yazılmalı. Değişim istiyorsak böyle nefeslere ihtiyacımız var. Böyle birkaç nefesin bir araya gelmesiyle olacak, olacaksa bir şeyler.
“ne sıladan uzak ne ona yakın/kim verecek kısa yaşamında hesabını uçmanın”
Hasan ÖZLEN -Muhayyel Dergi 10. Sayı Şubat 2019-