Burak Ş. Çelik’in ilk şiiri 26 yaşındayken Hece dergisinin Nisan 2016 sayısında çıktı. Ayasofya, Heceöykü, Post Öykü, Tezkire, Kanon 2010 ve Muhayyel gibi dergilerde şiirlerinin yanı sıra tercümleri de yayımlandı. Çelik’in ilk şiir kitabı ise Şubat 2019’da okuruyla buluştu.
İlk şiirinizi yayımladığınızda neler hissettiniz?
İlk şiirimin yayımlanacağını telefonda öğrendim. Trabzon’da mukimdim o zamanlar. Evdeydim, misafirlerim vardı. Birkaç şiir göndermiştim yayımlanması için Hece’ye. “Roma’ya” adlı şiirimin yayımlanacağını öğrendikten sonra ayaklarım âdeta yerden kesildi. Çok sevinç duydum. O bile yetmişti evdekileri şaşırtmaya. Gün boyu çıkmadı aklımdan telefonda konuştuklarımız. Dergiyi Hayriye Hanım kendi elleriyle getirdi Kızılay’a. Çok mutluydum. O ilk şiiri belki elli kez okumuşumdur.
Kitabınızı elinize alınca ilk olarak ne yaptınız?
Kitabımın çıktığını 16 Şubat’ta öğrendim. Ertesi gün çok önemsediğim bir sınava girecektim. Sınava konsantreydim tamamen. Kitabın çıktı, ifadesini duyduğumda sınavı unuttum. Çıkıp sokakta sadece koşmak istedim. Öylesine. Ama ne yazık ki o sınava girmeliydim. Sınavdan sonra kitaba koştum. Önce göğsüme bastırdığımı hatırlıyorum. Sonra bir daha okudum. Her mısrayı tek tek. Bu kez ben misafirlikteydim. Balkona çıktım, herkesle irtibatı kestim ve kitapla baş başa kaldım. Onlara ayıp ettim, kitaba etmedim.
İlk kitabınızı kime imzaladınız?
Tercüme ettiğim kitaplar var, kitaplarımı hep eşime imzalarım; ancak Barışta Elverişsiz’in imzalı ilk nüshası kitabın editörü Hayriye Ünal’adır.
Okur önce hangi şiirinizi okumalı?
Kitaptaki şiirleri, okunmasını arzu ettiğim sıraya göre dizdim. Aralarından birini seçemem; her biri benim için çok kıymetli. Ama yine de iki isim verebilirim. Bunlardan biri, kitabın açılış şiiri olan: Sana Bana Time Dair; diğeri: .Non Je Ne Regrette Rien.
Gece mi yazarsınız, gündüz mü?
Gündüz üç dört insan kadar çalışır, gece uyurum. Beşincinin işini yapmak zorunda olursam gece de çalışırım. Şiirleri hep patlama anlarımda yazarım. Bende acı, öfke, sevinç, kaygıların verdiği bunalım hali, korku vs. birikir durur. Bir noktada taşıyamam bu hisleri, şiir vasıtasıyla başkalarına ulaştırırım. O an patlama anımdır işte ve genelde gündüze denk gelir. Akşam düzeltileri yaparım. Bazen akşam da yazdığım olur.
Defter mi, bilgisayar mı?
Önce kâğıtlara yazarım okulda. Ders aralarında yazar, okurum. O kâğıt cebimde buruşuncaya kadar kalır. Bazen okuyamam yazdıklarımı. Başka bir kâğıda temize çekerim. Bilgisayar işi son noktadır. Orada kusurları görürüm. Bir bütün olarak. Bilgisayarda da yazılabilir. Karşı değilim ama bilgisayar, işe biraz resmiyet ve zorunluluk katıyor gibime geliyor. Sevmiyorum.
Yeni Şafak Kitap Eki -15 Nisan 2019-